Ürik Asit Yüksekliği ve Beslenme: Bilinmesi Gerekenler

Ürik asit yüksekliği; medikal adıyla hiperürisemi, sistemdeki ürik asit seviyelerinin sağlıklı kabul edilen referans aralığının üstüne çıkması durumudur.

Vücudumuzdaki doku/proteinlerin yıkımı ve çeşitli gıdalarda bulunan “pürin” denilen doğal azotlu bileşiklerin metabolizması sonucu ortaya çıkan bir yan ürün olan ürik asit; fazlası vücuttan uzaklaştırılamadığı takdirde birikerek çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.


İşlenmesini takiben büyük oranda kanda çözünen ürik asit; böbreklerden filtrelenir ve ağırlıklı olarak idrar ve kalan kısmı da dışkı yoluyla vücuttan atılır. Bu dışarıdan alım/üretim ve uzaklaştırma döngüsü çoğu sağlıklı bedende düzenli ve dengeli şekilde işlerken denklemin iki
tarafından birinde (fazla üretim ya da yetersiz uzaklaştırma) süreçlerinde yaşanabilecek dengesizlikler ürik asit seviyelerinin yükselmesiyle sonuçlanabilir.

Hiperürisemi şaşırtıcı şekilde yaygındır. Her 5 kişiden 1’inde gözlendiği gibi, genellikle kendi başına semptomlara ve rahatsızlığa neden olmaz. (He et al., 2021)


Çoğu insan, sahip olduğu yüksek ürik asit seviyeleri nedeniyle bir sağlık sorunu yaşayana kadar bu durumun farkında da değildir. Genetik yatkınlığı olan kişilerde eklemlerde toplanıp kristalleşerek gut hastalığı adı verilen ağrılı bir artrit formuna neden olabileceği gibi böbreklerde birikerek böbrek taşı oluşumuna yol açabilir. (Choi & Ford, 2007).

Yüksek ürik asit seviyeleri uzun süre tedavi edilmediğinde ileri vakalarda vücudun tüm dokularında tofüs adı verilen ağrılı, hasar veren birikimlere neden olabilmektedir.

Doktorunuzun uygun görmesi durumunda hiperürisemi durumu rutininizde ve beslenmenizde bazı değişiklikler yapmayı gerektirecektir. İşte hayata geçirebileceğiniz bazı temel değişiklikler:


6 Adımda Yüksek Ürik Aside Karşı Beslenme:

EN TEMEL ADIM: Diyetinizdeki pürin miktarını azaltın. Pürin içeriği yüksek gıdaları öğrenin ve beslenmenizi pürin alımınızı azaltacak şekilde planlayın. Pürin içeriği yüksek gıdaların tüketimi ürik asit seviyelerinde önemli artışlara neden olurken, pürin içeriği düşük bir diyet ürik asit seviyelerinin azalmasına yardımcı olabilir. (Yamamoto et al., 1990).


Ağırlık Yönetimi: Fazlalığınız varsa sürdürülebilir bir şekilde kilo vermeye odaklanın. Pürinden fakir sebze ve meyve tüketiminizi yüksek tutmak kilo vermenize yardımcı olabilir. Uzun vadede ağırlığınızı kontrol altında tutacak, hayat tarzı ve ihtiyaçlarınıza uygun bir sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite düzeni oluşturun ve takip edin. Yapılan araştırmalar ağırlığın kontrol altında tutulmasının hiperürisemi riskini azaltmada etkili olduğu düzenli olarak ortaya koymaktadır. (Gao et al., 2012; Krzystek-Korpacka et al., 2011; Chun et al., 2020).

C Vitamini Alımını Arttırın: Çalışmalar, düzenli C vitamini alımı ile ürik asit seviyeleri arasında ters orantı olduğunu gösterdiği gibi, C vitamini takviyesinin de ürik asidi azaltabileceğini ortaya koymaktadır. (Bae et al., 2014; Chun et al., 2020).

Alkolden Kaçının: Alkollü içecekler, özellikle de bira, ürik asit seviyelerini arttırabilir. (Choi & Curhan, 2004).

Fruktoz Alımını Limitleyin: Fruktoz alımının ürik asit seviyelerini artırabileceğini ve bu nedenle hiperürisemi ve gut riskini artırabileceğini gözlenmektedir. (Cox et al., 2012; Desmawati et al., 2019).

Yüksek miktardaki fruktoza karşı, özellikle de çoğu paketli/işlenmiş gıdada kullanılan yaygın bir tatlandırıcı olan, yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS)/glikoz şurubu/mısır şurubuna karşı temkinli olun.


Esnek Şekilde Tüketilebilecek Gıdalar:

Bu gıdaların pürin içerikleri ve ürik asit ile olan etkileşimleri oldukça minimaldir, başka bir sağlık problemi olmadığı sürece rutinde esnek şekilde tüketilebilirler.

  • Yumurta
  • Süt ve süt ürünleri
  • Peynir çeşitleri
  • Çerezler, fıstık ezmesi, tahin
  • Tahıllar (ekmek-pirinç-makarna vb.)
  • Patates
  • Taze meyveler
  • Yeşil yapraklı sebzeler
  • Kahve, çay

Temkinli Tüketilmesi Önerilenler:

İçerikleri nedeniyle ürik asidi yükseltebilecekleri için sınırlı şekilde, porsiyon kontrolü dahilinde tüketilmeleri önerilen besinler:

  • Kırmızı et, tavuk, hindi eti, büyük balıklar
  • Bakliyatlar (fasulye çeşitleri, nohut, bakla, mercimek vb.)
  • Bulgur ve yulaf
  • Mantar, Bezelye, Ispanak, karnabahar, pazı, brokoli, kuşkonmaz, brüksel lahanası, semizotu

Tüketilmesi Önerilmeyen/Olası Yasaklı Gıdalar:

Olabildiğince kaçınılması gereken, tüketimleri halinde ürik asit seviyelerini zıplatabilecek gıdalar:

  • Şeker, fruktoz içeriği yüksek doğal şekerler (bal, reçel, pekmez şurup, nektar, kuru meyve çeşitleri), meyve suları, şekerli içecek ve paketli ürünler, hazır şekerli soslar.
  • Kızartma çeşitleri
  • Sakatatlar, küçük balıklar, deniz ürünleri ve av etleri
  • Alkollü içecekler, özellikle de bira ve yüksek alkollü içkiler.
  • İçeriği bilinmeyen paketli/hazır gıdalar.


Meraklısına Referanslar:

  1. He, H., Pan, L., Ren, X., Wang, D., Du, J., Cui, Z., Zhao, J., Wang, H., Wang, X., Liu, F., Pa, L., Peng, X., Wang, Y., Yu, C., & Shan, G. (2021). The Effect of Body Weight and Alcohol Consumption on Hyperuricemia and Their Population Attributable Fractions: A National Health Survey in China. Obesity Facts, 15, 216 – 227.
  2. Choi, H., & Ford, E. (2007). Prevalence of the metabolic syndrome in individuals with hyperuricemia.. The American journal of medicine, 120 5, 442-7 .
  3. Yamamoto, T., Yokoyama, H., Moriwaki, Y., Takahashi, S., Suda, M., Hada, T., & Higashino, K. (1990). The effect of completely purine-free diet of low sodium content on purine intermediates and end-product.. European journal of clinical nutrition, 44 9, 659-64.
  4. Koike, R., Kawakami, Y., Kondo, R., Onishi, M., Akiyama, M., Asai, T., & Arai, H. (2023). Effect of Dietary Counseling on Patients with Asymptomatic Hyperuricemia.. The journal of medical investigation : JMI, 70 1.2, 34-40.
  5. Gao, B., Zhou, J., Ge, J., Zhang, Y., Chen, F., Lau, W., Wan, Y., Zhang, N., Xing, Y., Wang, L., Fu, J., Li, X., Jia, H., Zhao, X., & Ji, Q. (2012). Association of Maximum Weight with Hyperuricemia Risk: A Retrospective Study of 21,414 Chinese People. PLoS ONE, 7.
  6. Krzystek-Korpacka, M., Patryn, E., Kustrzeba-Wójcicka, I., Chrzanowska, J., Gamian, A., & Noczyńska, A. (2011). The effect of a one-year weight reduction program on serum uric acid in overweight/obese children and adolescents. , 49, 915 – 921.
  7. Chun, J., Kim, J., & Linton, J. (2020). Prevalence of Hyperuricemia and Its Association with Obesity in Korean Adults: Analysis Based on 2018 Korea National Health and Nutrition Examination Survey. Korean Journal of Family Practice.
  8. Bae, J., Shin, D., Chun, B., Choi, B., Kim, M., Shin, M., Lee, Y., Park, P., & Kim, S. (2014). The effect of vitamin C intake on the risk of hyperuricemia and serum uric acid level in Korean Multi-Rural Communities Cohort.. Joint, bone, spine : revue du rhumatisme, 81 6, 513-9 .
  9. Choi, H. K., Gao, X., & Curhan, G. (2009). Vitamin C intake and the risk of gout in men: a prospective study. Archives of internal medicine169(5), 502–507.
  10. Choi, H., & Curhan, G. (2004). Beer, liquor, and wine consumption and serum uric acid level: the Third National Health and Nutrition Examination Survey.. Arthritis and rheumatism, 51 6, 1023-9 .
  11. Cox, C., Stanhope, K., Schwarz, J., Graham, J., Hatcher, B., Griffen, S., Bremer, A., Berglund, L., McGahan, J., Keim, N., & Havel, P. (2012). Consumption of fructose- but not glucose-sweetened beverages for 10 weeks increases circulating concentrations of uric acid, retinol binding protein-4, and gamma-glutamyl transferase activity in overweight/obese humans. Nutrition & Metabolism, 9, 68 – 68.
  12. Desmawati, D., Fasrini, U., Afriani, N., & Sulastri, D. (2019). Fructose Intake Related with Serum Uric Acid Level in Young Adults. , 14, 135-140.

Ketojenik Diyet: Bana göre mi? Denemeli mi? Sağlıklı mı?

Kişisel vücut kimyanız ve devamlılığınız her diyet gibi bu beslenme düzenine de nasıl tepki verdiğinizi belirler.

Eğer bu beslenme şekline iyi bir şekilde uyum sağlayıp süreci devam ettirebilirseniz ciddi bir kilo kaybı elde etmeniz mümkün. Yine de bu diyet sizin için çok başarılı olacak diye bir kural yok.

Ketojenik beslenmeyi niye deneyeyim?

Keto bir artı/eksi tablosu yapıldığında göreceğiniz gibi; özellikle iştah kontrolü ve porsiyon takibi yapmakta zorluk yaşayan, sürdürülebilirlik açısından katı kural ve yasaklamalari daha uygulanabilir bulan kişiler için gayet iyi bir alternatif.

Bunun yanında yaz için bir kaç kilo versem iyi olacak düşüncesindeki genel sağlıklı popülasyon için zor ve yer yer kısıtlayıcı olarak tanımlanabilecek bir beslenme biçimi. Ek olarak ketosis dışında kalmak oldukça kolay. Dolayısıyla kaçamaklara pek olanak tanımayan bir beslenme tipi.

Eğer sağlık verileri, hayat şartları ve iç disiplininizin bu diyete uyum sağlayacağına inanıyorsanız ise ketojenik diyeti deneyebilirsiniz.

Ketojenik diyet niye popüler?

Yiyerek kilo vermenize imkan tanıması, özellikle Tip 2 Diyabet, insülin direnci ve hipertansiyon konusunda oldukça etkili bir tedavi aracı olması, iştah kontrolü ve enerji seviyelerinde artış sağlaması, bunu yaparken de kas kütlesini koruyucu etki gösteriyor olması popülerliğinin en büyük nedenlerinden.

Özellikle başlangıçta görülen hızlı ağırlık kaybı ketojenik beslenmeyi kozmetik amaçlı ağırlık yönetimi açısından da tercih edilen bir yaklaşım haline getiriyor. (İlk hafta sıvı kaybının da miktarına bağlı olarak toplam ağırlığınızdan 2 – 5 kg arası bir düşüş, ve devamında her hafta yarattığınız kalori açığının miktarına bağlı yağ kütlesinden ortalama 0.5 – 1 kg arası bir kayıp şaşırtıcı olmaz.)

Ketojenik diyetin riskleri:

Ketojenik beslenme tarzının uzun vadeli sağlık etkileri hala tartışma aşamasında.

Temelinde yağ ağırlıklı olup sağlıklı kompleks karbonhidrat kaynaklarının da hayattan çıkarılmasına dayanan bir beslenme olduğu için risk/fayda oranı tamamen uygulayan kişinin uygulama biçimi ve genetik yatkınlıkları – mevcut sağlık durumuna bağlı.

Bazı uzmanlar sağladığı kilo kaybı ve metabolik faydaların özellikle uzun vadede kronik hastalıkların yönetimi ve tedavisinde nihai çözüm olduğunun altını çizerken, kimileri de yatkın bireylerde görülebilen istenmeyen bir lipit profili/kolesterol değişimi ve bağırsak sağlığı konusundaki kaygıların bu olumlu etkileri gölgeleyebileceğinin ve risk faktörlerini arttırabileceğini belirtiyorlar.

Uzun vadede (özellikle yıllar) karbonhidrat grubunun neredeyse tamamen kesilmesinin nasıl sağlık sonuçları olacağını henüz tam anlamı ile bilmiyoruz/kestiremiyoruz. Dolayısıyla beslenmeyi uyguladığınızda, özellikle de uzun süre devam ettirecekseniz, bir noktada deneysel bir sürecin parçası oluyorsunuz.

Eğer bir böbrek, karaciğer veya kardiyovasküler rahatsızlığınız varsa bu diyet size göre olmayabilir. Konu hakkındaki kaliteli bilimsel veri miktarı arttıkça bu yaklaşımı destekleyen her alandan uzman doktor/araştırmacı sayısı artıyor. – Lütfen doktorunuza danışınız.)

Neden herkes ketojenik diyete yarın başlamamalı?

Bir diyetisyen ve yeme bozuklukları uzmanı olarak, herhangi bir gıda grubunun tamamen kısıtlanması benim için belirgin bir risk faktörüdür ve konuya temkinli yaklaşmama neden olur.

Her beslenme sisteminde olduğu gibi, ketojenik beslenme de kişiye özel planlanması ve hayata adapte edilebilmesi adına detaylı çalışma gerektiren bir yaklaşım. Yani yasaklı gıdaları öğrenip başlamanız belki sizi bir kaç gün götürebilir fakat uzun vadede sürdürülebilirliği sağlamak adına ciddi araştırma yapmanız ya da profesyonel destek almanız gerekli.

Tüm bu verilerin ışığında özetlemek gerekirse, keto kısa süreli olarak (3-6 ay) genel sağlık durumunuzun yol göstericiliği ışığında bir şans vermenizi önerdiğim fakat kalıcı olarak, hayatınızın sonuna kadar yapmanız konusunda henüz çekincelerimin olduğu, takip eden koruma sürecinin düşük karbonhidrat ağırlıklı yönetilmesini önerdiğim bir yaklaşım.