Hangi Diyetisyeni Seçmeli?

Gireceğiniz diyet’in:

  • Bir-iki aylık bir kısıtlayıcı “başaracağız” ana fikirli şok kilo kaybından ibaret olmadığını,
  • Sizin için doğru ve uygun beslenmeyi öğrenirken bir yandan da bu öğrendiklerinizi hayatınıza adapte etme ve yeni alışkanlıklar kazanma denemeleriniz olduğunu,
  • Değişen ihtiyaç, hayat şartları ve hızınıza göre aylara, yıllara hatta yaşam biçimi haline gelerek bir ömre yayılabileceğini,

Lütfen unutmayın.

Şok kilo kaybını değil, anlaşabildiğiniz birini arayın.

Çalıştığınız süre zarfında yanında olmaktan; vakit geçirmekten rahatsızlık duymadığınız, hatta “keyif aldığınız” bir uzmanı arayın.

Verdiği liste uygulanmadığı için sizi “motive etmek adına” azarlamak ya da sınırlı bir iletişimi tekrarlamaktan öte, size her görüşmede farklı şeyler katmaya çalışan, ne kadar yoğun olursa olsun dikkatinin size yönlendirildiğini hissettiğiniz, hayata ve sağlığa bakış açılarınızın yakın olduğu, özetle “kafanızın uyuştuğu” biri ile çalışmaya bakın ki;

Bu süreçten sadece kilo değil, özgüveninizi de kaybederek çıkmayın.

Ayrıca tek kazancınız verdiğiniz kilolar değil, kendinize ve beslenmeye dair kazandığınız bilgi, iç görü ve alışkanlıklar olsun.

Diyetisyen Randevusu Öncesi Sorular

Görseldekiler bir süredir en çok kulağıma çalınan sorular, talepler…

Danışanlarımdan değil; bilgi almak için arayanlardan gelen, randevu almadan önce sorulan sorular bunlar.

Evet, beraber çalışabilmek adına sizin için doğru kişiyi bulmanız gerekir, buna kalpten inanıyorum.

Bunun için sorular sormalısınız, hem kendinize hem karşınızdakine, doğru. Ama aşağıdaki örnek sorular ne kadar doğru, tartışılır.

Gelin, birlikte örnekler ile ilerleyelim.

  • “Bana bir ayda 15 kg verdirir misiniz?”

Ben kimseye kilo verdirmiyorum. İhtiyacı ve isteği olanlara yardımcı oluyor, yol gösteriyorum. Sizin adınıza yemek yemediğim gibi kiloyu alacak olan da verecek olan da sizsiniz. Burada benim görevim size güncel bilimsel verinin ışığında sizin için en sağlıklı ve sürdürülebilir yolu bulmanız ve hayatınıza adapte edebilmeniz size için yol göstermek, motive etmek.

  • “Sadece keto/aralıklı oruç/Karatay/Atkins/su orucu/yumurta diyeti/juice fast vsvs. yapmak istiyorum. 10 kiloyu ne kadar zamanda veririm?”

Cevaplaması zor, hatta çokça mümkün değil. Ancak tahlillerinizi, diyet geçmişinizi detaylı inceleyerek ve birlikte hazırladığımız programa uyacağınızı varsayarak rasyonel tahminlerde bulunabilirim. Sizi tanımıyorken; tahlil sonuçlarınızı görmemiş, alışkanlık ve tetikleyicilerinizi, nasıl bir dönem geçirdiğinizi bilmiyorken, size uygun beslenme modeline uzaktan karar veremem, sizin adınıza varsayımlarda bulunmam.

Sizin canınız bu diyetlerden birini yapmak istiyor olabilir, ama genel sağlık ve ruh durumunuz el verecek mi? Sürdürülebilirlik adına altyapınız hazır mı? Bir çıkış planınız mevcut mu?

  • Görüşme sürelerimin uzunluğu.

İlk görüşmemin ortalama 60-90 dakika sürüyor olmasının sebebi tam da yukarıda bahsettiğim nedenlerden ötürü sizi tanıyabilmek.

Beslenme sürecinize müdahale etmemi istiyorsunuz ama bunu sizi, genel sağlık durumunuzu, günlük rutininizi, yeme alışkanlıklarınızı, ihtiyaç ve deneyimlerinizi dinlemeden, sizi anlamadan sağlıklı bir şekilde yapamam. Kontrol randevu süreleri için de benzer bir durum söz konusu. İnsanın ihtiyaçları gün be gün değişir.

Hastaysanız başka, iş gezisine/tatile çıkacaksanız başka, hayatınızın çok stresli bir dönemindeyseniz başka türlü davranır, yer ve içersiniz. Bunları bilirsem, sizinle ona göre bir harekat planı oluştururuz. En önemlisi kendinizi tanımış ve sürecinizi detaylıca değerlendirmiş olur, kalıcı değişiklikler yapmış olursunuz.

  • “Diyet listelerini hangi sıklıkta değiştiriyorsunuz?”

Her gün gazetelerde onlarcası da yayımlanan diyet listelerinde bir sır ya da mucize yok. Olay, siz o listeye uyduğunuzda gerçekleşiyor. (Ama listenin de size uyması lazım; ihtiyaç ve yaşam biçiminize..) Listelerin değişim sıklığı sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda birlikte belirlenir. O yüzden yatak çarşafı değiştirir gibi, haftalık-aylık bir standardı yoktur.

(Sürecin hedefinde aslında listesiz doğru beslenmeyi başarmak var; görüşmelerimizde öğrendiklerinizle, size zarar veren alışkanlıklarınızı faydasını görecekleriniz ile değiştirmeniz yani.)

  • Hayır, her aradığınızda bana ulaşamazsınız. Her aradığınızda ulaşabildiğiniz kişi çalışmıyor, ya da sadece size çalışıyor demektir.

Yoğun bir takvimim var, fakat görüşme aralarımda asistanımın notlarına düzenli olarak bakar, danışanlarıma en geç 24 saat içinde yazılı/sözlü dönüş yapar, sorunuzu cevapsız bırakmam.

“Kişiye Özel” Diyet?

Tüm uzmanlar kişiye özel beslenme programlarından bahsederlerken günün sonunda elimizde kalanlar neden benzer listeler ve fit tariflerdetoks çayları oluyor?

Kalori hesaplanıp hazır çıktı doldurulunca listenin bir anda “kişiye özel” hale geliyor olması biraz garip değil mi?

Bir şeyler eksik sanki..

Diyelim ki çocuksuz komşunuz bankacı Seda Hanım ile benzer fiziksel özelliklere sahiptiniz.

Ondaki büyük değişimi görüp diyetisyenine gittiniz ve verdiği benzer listeyi uygulamaya başladınız.

Seda Hanım’a yarayan diyet planı, onun uygulamayı başarabildiği listeydi..

Peki bu diyet sizin hayat dinamiklerinize uymuyorsa ne yapacaksınız?

Bu noktada çalıştığınız kişiye büyük sorumluluk düşüyor.

  • Eğer kişi “ben yaptım oldu” mantığı ile sizi bir kalıba sokmaya çalışıyor, birkaç günden fazla sürdüremeyeceğinizi daha dinlerken farkettiğiniz ve durumu kendisine dile getirdiğiniz halde konu hakkında herhangi bir esneklik göster(e)miyorsa,
  • Eh şunu da yemeyi hiç sevmem, ama bir deneyelim bakalım; belki bir sonraki listeye değişir diyorsanız,
  • Kafanız şunu neden içiyoruz, bunu neden yiyoruz? Ben bunu nerden bulacağım ki? Aynısı internette de vardı, boşuna mı geldik? gibi sorularla dolu şekilde kendinizi 15 dakika sonra ofisten çıkmış halde bulduysanız,

O uzman-danışan ilişkisi yüksek ihtimalle sağlıklı şekilde yürümeyecektir.

Gerçekten sizi dinleyecek; gündelik yaşantınızdaki zorluklar, şartlar ve ihtiyaçlarınıza göre beraber planlama yapabileceğiniz birine ihtiyacınız var.

Hayatınızın mevcut durumu, stres düzeyiniz, saatler ve imkanlarınız doğrultusunda “diyetisyen”den ne beklediğinizi önceden kafanızda tasarlayın ve çalışacağınız kişiyi bu ihtiyaçlar doğrultusunda araştırarak belirleyin ki görüşmeniz umduğunuz gibi geçsin, bir sonraki diyetiniz gerçekten “size özel” olsun.

Doğru Kişiyi Bulmak?

Şehrin/sektörün “en ünlü – en başarılı” uzmanı ile de çalışsanız; eğer hedef, imkan ve ihtiyaçlarınız o kişi ile uyuşmuyorsa görüşmelerinizden anlamlı bir sonuç alamazsınız.

Diyelim ki kilo vermeyi planlıyorsunuz;

  • Hangi yaklaşım mizaç ve yaşantınıza daha uygun?
  • Sıkıntınız metabolik bir durumkronik bir rahatsızlık mı?
  • Yoksa duygusal bir tetikleyici, psikolojik iniş çıkışlar ile hortlayan duygusal yeme probleminiz mi var?
  • Motivasyonunuz mu yok?
  • Ya da spor ağırlıklı bir destek mi arıyorsunuz?

Bunların her biri “hakkını vererek” uzmanlaşması yıllar süren; ciddi eğitim, araştırma ve tecrübe gerektiren birbirlerinden oldukça farklı alanlar.

Aradığınız şeyin ne olduğunu baştan bilemeyebilirsiniz ama önceki deneyimlerinizden ve alışkanlıklarınızdan yola çıkarak ipuçlarını “hissedebilirsiniz“.

Bu ipuçlarını takip ederek çalışmayı planladığınız kişinin eğitimini, uzmanlık alanını, çalışma tarzı ve prensiplerini önceden araştırın. Gerekirse kişiye profesyonel yaklaşımı ile ilgili sorular yöneltin ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunun ki doğru kişiye ne istediğinizi bilerek gidin.

Zaman, enerji ve imkanlarınızı sağlıklı bağlar kurabileceğinizi hissettiğiniz, bilgi ve tecrübesine güvendiğiniz kişiler ile paylaşın ki her şey çok güzel olsun.

Diyette neden “Başarısız” oldum?

Eğer bu yazı bir şekilde önünüze düştüyse yolunuz en azından bir diyetten ve spor salonundan geçti diye tahmin ediyorum.

Peki neden olmadı? “Olduysa da” neden devamını getiremediniz?

Çünkü bu başlıklardan bazılarını kaçırdınız:

  • Gerçekçi bir hedef belirlemek:

“Bu ay 300g. kas kazanıp, (kas kazanmak çok zorlu bir süreçtir, tanita ölçümleri sizi yanıltmasın.) 1300g. yağdan kaybederek toplam ağırlığımı 1kg. azaltmayı planlıyorum.”

Demediniz, hedefiniz hep 3-5 kiloları yo-yo usulü alıp vermek oldu.

  • Sürdürülebilir sağlıklı beslenme:

İhtiyaç, hedef ve imkanlarım doğrultusunda hazırlanmış bir beslenme programını takip edeceğim.”

Kafanıza göre beslenmenizde ciddi değişikler yapmayın. Bir genel sağlık kontrolü ve uzman desteği bu işin olmazsa olmazlarından.

  • Güç antrenmanı:

“Spor salonunda ve evdeki antrenmanlarımda artık ilk önceliğim compound egzersizler (squat-deadlift-push up-pull up) olacak, kardiyo değil. Koşu bandında/bisiklet tepesinde dakika saymayacak veya dizi izlemeyecek, gerçekten spor yapacağım.“ Diyememiş, sporu bir işkence – kaçınılması gereken bir çile gibi görmüş olabilirsiniz.

  • Düzgün form:

“Gerekirse birileri ile çalışıp yaptığım hareketlerin doğru postür ve form ile yapıldığından emin olacağım ki gerçekten faydalı olsunlar ve uzun vadede sakatlanmalardan korunayım.”

Demediyseniz demelisiniz, çünkü amacımız düzenli bir spor alışkanlığı kazanabilmek.

  • Cesur, girişken olmak ve yeni şeyler öğrenmek:

Vücudumun en büyük özelliklerinden biri de neredeyse her şarta adapte olması.

“Yeni şeyler yapmadan farklı sonuçlar beklemem anlamsız. Bunun için de ilk adımı atabilmem; araştırmam, denemem ve öğrenmem çok önemli.”

  • Kendinizi ödüllendirmek:

“Sürecin hangi noktasında olursam olayım instagrama ve diğer insanların yorumlarına gerek duymadan kendim ve sağlığım ile gurur duyabilmeli, bunu zaman zaman kendimi şımartarak suçluluk hissetmeden kutlayabilmeliyim.

  • Süreklilik, sabır ve vazgeçmemek:

Bunun sonu olmayan bir süreç olduğunun bilincinde olmalı ve gerçek sonuçların zaman aldığını kabul ederek aksilikler çıktıkça onlara bahaneler değil, çözümler üretebilmeli, devam edebilmelisiniz.

Not: Görselde kullanılan hareketlerin her biri özellikle seçilmiş olup, programınızda bulunmalarını şiddetle öneriyorum. Ayrıca hatırlatırım ki hedefiniz ne olursa olsun ulaşmanın sihirli bir yolu hala yok.

Tek çıkar yol yukarıdakileri düzenli bir şekilde uygulamak, sizin için işe yarayan şeyleri belirlemek ve yapmaya devam etmek.

Beklemeyin!

Evet, hayat uzun ve kısa.

Spora başlamak için o havalı taytı giymeniz, iyi hissetmek için terfi almanız; hayalini kurduğunuz dans kursuna yazılmak için kilo vermeyi beklemeniz gerekmiyor!

Sağlıklı beslenmeye başlamak için de illa günlerden pazartesi, ay başı, yıl dönümü ya da kız kardeşinizin düğününe 1 ay kalmış olması şart değil. Bu tarz dış kaynaklı motivasyonlar sizi anlık olarak harekete geçirirler fakat uzun vadede sürdürülebilir değildirler.

Devam ettirebilmek için içsel bir motivasyona-enerjiye ihtiyaç var.

Peki bu enerji nereden, nasıl gelecek?

Şimdi başlayarak. Şu an. Hemen.

Kahvaltıda ve öğlen yemeğinde ne yemiş olursanız olun; birazdan yiyeceğiniz şeye alıcı gözüyle bir bakın.

Aç mısınız gerçekten? Çok mu özlemiştiniz o şeyi, uzun zamandır hasret mi kalmıştınız birbirinize?

Değilseniz yemeyin. Sırf ikram edildi diye içmeyin.

Ayıp olmaz, ziyan olmaz!

Sağlıklı beslenmeye adım atmak için illa bir diyetisyene gidiyor olmanız, spora ya da kategorik bir diyete başlamanız, dolabınızın doğru gıdalarla dolu olması gerekmez. Toksanız, aynı şeyi daha dün yemişseniz, öğün atlamadığınız halde eliniz, ağzınıza götürmek için bir şeylere gidiyorsa… Gelsin farkındalık!

“Şu an itibariyle sağlıklı beslenmeye başlıyorum, yemeyeceğim seni!” Deyin, yemeyin içmeyin. (Vücudunuzun istediği de o değildi, hiç olmamıştı zaten.)

Sizin doğru diyetiniz belki zaten çok yediğiniz şeyleri azaltma/toksanız daha da yememe diyetidir, kim bilir..