Ketojenik beslenme biçimine dair yazılan, söylenen çok şey var. Neyin ne olduğunu doğru şekilde anlamaya çalışıp süreci denemek isteyen biri için; bir de işin içine makro sayımları, yasaklar, aralıklı oruç, beslenme takviyeleri, yapay tatlandırıcılar, badem unları, keto gribi, keton ölçümleri girince.. her şey oldukça karışık gözükebiliyor.
Sadeleştirerek anlatmak gerekirse ketojenik beslenmenin ilk (ve neredeyse tek bir katı kuralı) var; o da “ketosis” metabolik durumundan çıkmamanız. Ve, çıksanız dahi bu duruma olabildiğince çabuk tekrardan girmeniz.
Bu da karbonhidrat kaynaklarından fakir bir şekilde beslenmek ve olabildiğince aktif kalmakla mümkün.
Görsele bakın, denklemimiz basit:
Bir protein kaynağı ile başlayın, yanına yasaklı olmayan sebzeleri koyun ve üzerine özgürce sağlıklı yağları ekleyin. Doyana kadar yiyin ve acıkana kadar bir daha yemeyin! (Makrolar bu noktada önem kazanmaya başlar)
Acıktığınızda aynı tabağı farklı protein kaynakları ve sebzelerle yine oluşturun. (Çeşitlilik yaratıyoruz.) Sonra yine tekrarlayın.. Süreç ilerledikçe ve tokluk hissiniz arttıkça protein miktarını azaltıp (keto yüksek protein içerikli bir beslenme değildir.) yağ ve yeşillik tüketiminizi ihtiyaçlarınıza göre düzenleyin.
Toklukla birlikte öğünleriniz arasındaki saatler arttıkça aralıklı orucu sürece dahil edin. Bir müzik aletinden doğru notaları almak için akort eder gibi; öğünlerinizin tadı-faydası-tınısı sizin için tamam olana dek ince ayar yapın.
Denklem basit ama işin içine aylarca sürecek devamlılık ve sağlığınız girince, bir yerden sonra (bazen en başından) profesyonel yardım gerekebiliyor.
Sürdürülebilirlik:
Beslenme programınız; bilimsel prensipler çerçevesinde sağlık durumunuzu, ihtiyaçlarınız ve imkanlarınızı göz önüne alarak hazırlanmalıdır. Ketojenik beslenme kısıtlı bir diyet listesi olmaktan ziyade üzerine okumalar-araştırma yaparak öğrenilecek, doğru bilgilerle günlük pratiğiniz üzerinde düzenlemeler yapmanız gereken bir sistemdir.
Burada kritik konu; sağlığınızı riske atmadan yemeklerde doğaçlama yapabilmek yani “sürdürülebilirlik“.
Günlük yaşantınıza ve damak tadınıza uymayan yemek listeleriyle aylarca devam etmeniz imkansız. Nasıl değişikliklerle sistem hayatınıza uygun hale getirilir, işte asıl soru bu.